Uzmanlar, uluslararası analizlere göre verilerin son yıllarda çalışanların çoğunluğunun yıllık izinleri “akıl sağlığı izni” olarak kullandığını gösterdiğine dikkat çekerek, ruh sağlığı izinlerinin özellikle 2017'den 2017'ye kadar yüzde 300 arttığını söylüyor.
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, modern dünyada stres ve tükenmişliğin artmasıyla birlikte fiziksel hastalıklar kadar ruh sağlığının da ön plana çıktığını belirterek, şunları söyledi: Çalışanlarının ruh sağlığını korumak ve ruh sağlığını korumaya yönelik izin uygulamalarını başlatmak.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Uzman Klinik Psikolog NP Feneryolu Merve Umay Candaş Demir, çalışanlara yönelik “akıl sağlığı izni” konusuna değindi.
Ruh sağlığı izinleri artıyor
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, uluslararası analizlere göre son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini “ruh sağlığı izni” olarak kullandığını gösteren veriler bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: Özellikle 2017'den 2023'e kadar çalışanların işten ayrılmaları yüzde 300 arttı. Yaşadığımız modern dünyada stres ve tükenmişliğin artmasıyla birlikte artık fiziksel hastalıklar kadar ruh sağlığının da ön plana çıktığını görüyoruz. Kovid-19 salgını, süregelen uluslararası çatışmalar, savaşlar, toplumsal huzursuzluklar, kutuplaşma, istikrarsız ekonomiler ve krizler gibi çalkantılı olayları da göz önüne aldığımızda, üreticileri ve işçileri yıllık tatillere iten motivasyonlar da değişiyor. Eskiden sadece bedensel rahatsızlıklar nedeniyle izin alınırken, artık insanların yorulduğunu, zorla işe gittiğini ve özellikle bizim ülkemizde ruh sağlığına yönelik önlem almadığını görüyoruz.” dedi.
İnsanlar çaresizce hayatta kalmaya çalışıyor
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, insanların toplu taşıma araçlarında, meydanlarda, sokaklarda çaresizce gündelik hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarına dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Ancak sanılanın aksine bu durum verimli üretimin ve mutlu bir toplumun geleceği açısından tehdit oluşturuyor. Toplumsal açıdan mutlu bir gelecek için tüm kurumlarımızın, çalışanlarının ruh sağlığına yönelik önlemler alması ve ruh sağlığını korumaya yönelik izin uygulamalarına başlaması gerekiyor. Günümüzde mutsuz bir çalışan ofiste saatlerce oturursa üretken olamıyor, yaratıcılığı yok oluyor, yapılan işteki hata oranı artıyor. Tükenmişlik sendromu hepimizin zaman zaman yaşadığı bir süreçtir. “Tam da bu dönemlerde kurumların çalışanların psikolojisini önemsemesi ve gerekli önlemleri alması gerekiyor.” dedi.
Nesiller arası farklılıklar çalışma hayatında da ortaya çıkıyor
Kuşaklar arası farklılıkların çalışma hayatında da ortaya çıktığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şunları söyledi: 1965-1979 Y kuşağı arasında doğanlar 1980-1999 yılları arasındaki nesil. X kuşağına baktığımızda çalışma hayatlarında sadık, aynı işi uzun yıllar yapabilen, kariyer hedefleri iyi olan bireylerdir. Toplumsal sorunlara duyarlıdırlar, iş motivasyonları yüksektir ve otoriteye saygı duyarlar. Y kuşağının dünyada etki yaratmak istediği, iş-yaşam dengesini kurmayı amaçladığı, X kuşağının aksine hayatını yaşamak için çalışmayı hedeflediği araştırmalarla ortaya çıktı. Y kuşağı için çalışmak bir amaç değil; “Sevdiklerinizle vakit geçirmenin, seyahat etmenin, kazandığınız parayı harcamanın bir yolu olarak görülüyor.” dedi.
Y kuşağı uzun çalışma saatlerini sevmiyor
Uzman klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, bu nedenle mesai saatleri dışında da devam eden rutin ve uzun çalışma saatlerinin ve hafta sonları ek çalışmaların Y Kuşağı bireylerinin işten uzaklaşmasına neden olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Y kuşağı aile ve özel hayat arasında denge kurmaya çalışıyor. Ancak bir yandan kadınların çalışma hayatındaki rolünün artması, diğer yandan ev içi iş yükünü aile üyeleriyle paylaşamamaları tükenmişlik düzeylerini artırmaktadır. “Erkeklerde bu oranın düşük olmasının nedeni, erkeklerin kamusal alanda aktif olmaları ve sadece bu sorumlulukla yaşamalarıdır.”
X Kuşağı, Y Kuşağı çalışanlarından psikolojik olarak daha dayanıklıdır
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, kadın çalışanların hem işte hem de evde çalışmasının ruh sağlıklarını olumsuz etkilediğini belirterek, şöyle konuştu: “Bu bağlamda ev dinamikleri düzenlenmeli ve ailenin tüm bireyleri aynı sorumluluğu üstlenmelidir. ev ortamında.” dedi.
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir, yapılan çalışmaların küreselleşme kuşağını gösterdiğini, dolayısıyla X kuşağının psikolojik dayanıklılık açısından avantajlı olduğunu, Y kuşağının ise daha dezavantajlı olduğunu söyledi.
Yıllık izin artık evlilik, ölüm veya bedensel hastalıkla sınırlı kalmamalı.
Deneyimli klinik psikolog Merve Umay Candaş Demir sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu sonuçlar ışığında şunun altını çizebiliriz: Her ne kadar nesiller arasında farklılıklar olsa da çalışanların ruh sağlığına yapılan yatırımların genel olarak şirketler ve ülkemiz açısından olumlu getirileri olacaktır. “Yıllık izin artık evlilik, ölüm, bedensel hastalık gibi konularla sınırlı kalmamalı, çalışanlar tükenmişlik hissettiklerini ya da farklı bir ruhsal dönemden geçtiklerini açıkça ifade edebilmeli ve ruhsal nedenlerle izne çıkabilmelidir. Gerektiğinde yeniden şarj edilecek sağlık.”
Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–