Derealizasyon, bireyin gerçek dünyasının dışına çıkıp kendinden ve çevreden koptuğu bir rahatsızlıktır. Bu bozukluk duyarsızlaşma olarak da ifade edilebilir.
Birey hem kendisinden hem de çevresinden koparak çevresindeki kişi ve nesneleri gerçek dışı olarak algılar. Bu algı bozukluğu kişinin gerçek dünyadan uzaklaşmasına neden olur. Bu durum bazı bireylerde uzun süre devam ederken bazılarında ise geçici bir süreç olarak yaşanabilmektedir.
Tetikleyici nedenler nelerdir?
En yaygın durum, şiddetli stres veya travmatik bir deneyim gibi psikolojik durumlar nedeniyle ortaya çıkar. Genetik olabildiği gibi çocukluk çağı tecrübeleri, uyuşturucu ve madde kullanımına bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Çoğunlukla genç yaşta ortaya çıkar ve günlük yaşamın yoğun stresi nedeniyle ortaya çıkabilir. Diğer nedenler arasında fiziksel veya cinsel istismar, aile içi şiddet veya sevilen birinin ani kaybı sayılabilir.
Semptomlar neler?
En belirgin belirtiler zaman algısında sorunlar ve kendine yabancılaşma duygusudur. Bunlara ek olarak kişinin kendisi ile insanlarla ve çevre arasında duvar hissi, duygusal uyuşukluk, uyuşukluk, yoğun üzüntü ve kaygı gibi durumlar da sıralanabilir.
Özellikle 16-25 yaşları arasında yaygındır.
Deneyimli klinik psikolog Kaan Üçyıldız, şunları söyledi: “Geç çocukluk ve erken yetişkinlik döneminden itibaren bazı tetkikler ve seanslar sonucunda teşhis edilebiliyor. Psikiyatrik değerlendirme Psikoterapi bu süreçte en etkili yöntemlerden biridir. Bu nedenle bir psikologla görüşüp destek almak doğru seçenek olacaktır” dedi.